top of page

Yeni siyaset, yeni milliyetçilik

2017’de değişen hükümet sistemiyle Türkiye yeni bir yola girdi. İktidarı kullanma biçimi değiştiği gibi iktidara sahip olma yolları da değişti. Artık yüzde 50 artı bir oy alamayan hiçbir parti/ittifak iktidara sahip olamıyor. Mutlaka bir ittifak gerekiyor ya da yüzde 50’ye hitap edebilecek kadar geniş görüşlü olmaya ihtiyaç duyuluyor. Kitleselleşmeye önem vermeyenler ittifakların “küçük” üyesi olmaya mahkûm hale geliyor.

İttifak ihtiyacı milliyetçi siyaseti de etkiliyor. Yeni sistemde Türk milliyetçiliğinin iktidar siyasetinde kendine yer bulduğunu ve böyle devam edeceğini düşünüp rahatlamak yanlışa düşmek demek oluyor. Uzun yıllardır süren “Devlet zaten bizim” mantığı hem siyasetteki ilerleyişi engelliyor, hem de sivil toplumdaki gelişimi önemsiz hale getiriyor. Devletin bekasının garantisi olmayı yeterli görme durumu iktidara talip olmayı engelliyor. Tam iktidar olmayan Türk milliyetçiliği, devlet siyasetinde yaşanan manevralar, tavizler, mahcubiyetlerden zarar görüyor.

Türk milliyetçileri, devletten başka bir şeye talip olmayı önemsiz gördüğü için iş dünyasında, sivil toplumda, bilimde, sanatta, edebiyatta ve benzeri alanlarda yeterli gelişim göstermiyor. İktidar olmak için veya gerektiğinde iktidara karşı baskı grubu oluşturmak, gerektiğinde iktidarı desteklemek veya kamuoyu oluşturmak için milliyetçiliğin devlet odaklı düşüncesini değiştirmesi gerekiyor. Yani mutlaka sivil ve daha geniş kitlelere hitap edebilen bir milliyetçilik anlayışı gelişmeli. Yeni siyasette Türk milliyetçileri "dahil olan" değil, "dahil olunan" olmalı. Milliyetçilik yalnızca olağanüstü hal ideolojisi değildir. Hedef sadece devleti korumak değil aynı zamanda yönetmek olmalı. Türk milliyetçiliği bir savunma refleksinin ötesinde bir ideali temsil eder. Bu bakımdan sadece bir kalkan değil aynı zamanda bir kılıçtır. O kılıcın sahibi Türk milliyetçileridir.

Tüm yazılar

bottom of page