Rahip Brunson serbest kalırsa…
Aralık 2016'dan beri tutuklu bulunan ABD'li rahip Brunson'ın 12 Ekim'deki duruşması merakla bekleniyor. Cezası 25 Temmuz'da ev hapsine çevrilen rahip, Mart 2018'de hazırlanan iddianameye göre "terör örgütü adına suç işlemek" (TCK/220-314) ve "siyasal ve askeri casusluk" suçuyla (TCK/328) yargılanıyor. 25 yıldır Türkiye'de yaşayan rahibin Türkiye’de misyonerlik faaliyetlerinde bulunduğu ve özellikle Suriye’den gelen sığınmacılara ve Kürtlere yönelik ayinler düzenlediği belirtiliyor. Brunson’ın darbe gecesi FETÖ üyeleriyle görüştüğü ve “kazanan biz olacağız” şeklinde ifadelerde bulunduğu iddia ediliyor.
ABD ile ilişkiler YPG’ye silah yardımı, Zarrab davası, Fetö liderinin iadesi, Rusya’dan S-400 alımı gibi konular yüzünden zaten soğuktu. Brunson’ın pazarlık unsuruna dönüşmesi ve karşılıklı restleşmelerle ilişkiler kopma noktasına geldi. ABD, ısrarla serbest kalmasını istediği Brunson’a karşılık "insan hakları ihlallerinin sorumluları" oldukları gerekçesiyle İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı’na yaptırım kararı aldı. Bununla beraber Türkiye'den çelik ve alüminyum ithalatına uygulanan gümrük vergilerini iki katına çıkardı. Türkiye de misilleme olarak ABD menşeili bazı ürünlere ek mali yükümlülükler getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’nin rahibin hemen teslim edilmesi konusunda kendilerine süre verdiğini belirterek “Papazı verin' diyorlar. Bir papaz da sizde var, bize verin, yargılayalım, biz de onu size verelim. 'Onu karıştırma' diyorlar" dedi. “Burası çatladıkapı ülkesi değil. Burası Türkiye” sözleriyle direnen Cumhurbaşkanı son ABD ziyaretinden sonra bu işin yargının işi olduğunu belirtti. Krizin ilk günlerinde ekonomik bir kuşatmayla karşı karşıya olduğumuzu vurgularken, sonrasında olanların Brunson’la ilgisi olmadığını söyledi.
Peki şimdi ne olacak? Cuma günü görülecek duruşmada ne sonuç çıkacak? Brunson krizinin zirve yaptığı dönemde kurlarda görülen hareketlilik, piyasaların bu olaya olan duyarlılığını gösteriyor. Rahibin serbest kalması beklentilerin karşılanması anlamına geliyor. Cumhurbaşkanı’nın kararın yargıda olduğunu söylemesi bu beklentiyi artırıyor. Tersi durumda piyasanın da ters tepki vermesi bekleniyor. Siyasi nedenlerle tutuklu bulunan ve Cumhurbaşkanı’nın Almanya ziyareti öncesi salıverilen Alman vatandaşını düşündüğümüzde bu beklenti daha da artıyor. Geldiğimiz noktada “madem salacaktınız, o zaman bunca gürültüye ne gerek vardı” sorusu sorulması gereken ilk soru. Krizleri doğru yönetemediğimiz için "hem bedel ödeyip hem rezil olmak" dış politika ilkemiz haline geliyor. Bu durum hükmen yenik sayıldığımız maça çıkıp 5 gol yemeye benziyor. Dış politikada bir uçtan bir uca geçişlerin zararını iyi hesap etmeliyiz. İnandırıcılığımızı ve güvenirliğimizi kaybediyoruz. Caydırıcılık namına bir şeyimiz kalmıyor.