top of page

ABD ve Çin'in ticaret ve teknoloji mücadelesi

Dünyanın hem siyasi hem ekonomik olarak iki büyük gücü ABD ve Çin arasındaki mücadele kızışıyor. Mücadele sahası ticaret ve teknolojik üstünlük. Dünya ihracatının yüzde 13’ünü gerçekleştiren Çin, ABD’ye 480 milyar dolar ihracat yapıyor. ABD ise Çin’e 120 milyar dolar ihracat gerçekleştiriyor. ABD’nin Kanada, Meksika, Japonya, İngiltere, Almanya gibi büyük ihracat pazarlarına bakıldığında büyük ticaret açıkları verdiği görülüyor. En büyük açık Çin’le olduğu için mücadelenin büyüğü de Çin’le yaşanıyor.

Ticaret savaşı aslında sadece ikili ticaretteki fark sebebiyle gündeme gelmiyor. Arka plan ticari değil daha çok siyasi. Dünyayı bugüne getiren siyasi felsefeyi ABD üretmişti. Bu felsefe doğal olarak ABD’nin işine yarayacak şekilde oluştu. Sermayede, finansta, ticarette küreselleşmenin ekmeğiyle büyüyen ABD, bugün bu ekmeğin daha büyük bölümünü Çin’in kaptığını görüyor. Yani küreselleşme artık herkesten çok Çin’in işine yarıyor. Ticarette liderlik hem politik hem de ekonomik olarak Çin’i güçlendiriyor, dünya sahnesine itiyor. Çin bu gücünü öncelikle Doğu Asya’da sonrasında ise küresel ölçekte hissettirmek istiyor. Avrupa’ya ve Afrika’ya uzanan Kuşak ve Yol Girişimi gibi yeni ticaret rotaları çizen Çin, dünyayı kendine bağlama düşüncesinde. Yeni ittifak siyasetini ticaret üzerinden güdüyor. Ticari ilişkileri gelişen ülkelerin siyasi ilişkilerinin de gelişeceğini biliyor.

Çin gibi ABD de mevcut dünya düzeninden memnun değil. Financial Times’ta çıkan yazıya [1] göre Çin Devlet Başkanı Jinping “dünyanın stratejik düzenini” değiştirmek isterken “ekonomik düzeni” korumak istiyor. Trump ise “ekonomik düzeni” değiştirmek isterken “stratejik düzeni” korumak istiyor. Çin’in “stratejik düzene” başkaldırdığı yeni dönemde ABD’nin ürettiği karşı politika korumacılığa dayanıyor. 200 milyar dolarlık ithalata getirilen yeni tarifelerle Çin’in üretim ve ticaret merkezi iddiasına darbe vurmak hedefleniyor. Huawei yaptırımları ise ABD’nin tehdit algısının farklı bir yönünü gösteriyor. Apple’ı geçerek Samsung’tan sonra dünyanın en büyük ikinci akıllı telefon üreticisi haline gelen Huawei, ABD’nin en stratejik üstünlüğü olan teknolojik üstünlüğünü tehdit ediyor. Yani Çin’in üretim yapılan bir “toprak parçasından” ve “ucuz iş gücünden” çok daha fazla anlam kazanması ve yazılım ihraç eden bir ülke olması ABD’yi rahatsız ediyor. Ticaret ve teknolojik üstünlük mücadelesi dünya siyasi sistemini yeniden şekillendirecek. Çin’in bu mücadeledeki ısrarı dünyanın geleceğini belirleyecek.

[1] Gideon Rachman, Financial Times, "America is the revisionist power on trade" (13.05.2019)

Tüm yazılar

bottom of page